Fikirlerini Paylaş, Sen de Kazanmaya Başla!

21 Aralık 2006 Perşembe

Biriktirdiklerimiz

neyi biriktiririz hayatımızda...
topladığımız ne var gözlerimizi açtığımızdan beri...
bizi biz yapan şey ne?
bitirdiğimiz okullar,aldığımız diplomalarımız mı?
yoksa okuduğumuz kitapların sayısı mı?
yada bankamızdaki kağıt parçacıklarını sayısı mı?
bizi biz yapan şey yoksa şu narin tenimiz mi,gözümüzün rengi,boyumuzun uzunluğu yada tartının bize söylediği şey mi...
neyin garantisini verebiliriz yarına dair... yaşadığımızda günümüzün tümü harcadığımız şeyler şu saydıklarım değil mi?
neden mutlu olur o zaman bir yürek sevgilisini düşünürken, yada annesini özlerken yada yavrusuna bakarken...biriktirğimiz şeyler yüreğimize sığdırdıklarımızdan ibaret değil mi? aklımıza koyduklarımızın bile bir gün bizi terkedip gidebilecekken,
neki şu yüreğe koyduklarımız sevgilerden başkası bize dost olan...
bile bile, bir gün öleceğini bile bile bu telaşın içinde kaybolup gidiyor insan...gördüklerimizin yarısı yalan oluyor.. duyduklarımızın hepsi... doğru olan tek yürektekiler kalıyor...korkularımızın, şüphelerimizin bizi tükettiği şu dünyada ruhumuza bu kadar acı çektirmekten zevk almaya başlıyor gibiyiz.. yo hayır doğru olan , mutluluk olan yüreğimizdekiler...ertelenen hergünün bize neler kaybettirdiğini tahmin bile edemez bu insan...
yaşan denen şeyin sevgiyi yaşamak için olduğunu anladığımız anda ertelediğimiz şeyleri sevgi olduğunu gördükçe titrer şu bedenler... keder sarıyorsa bazen durduk yere her yerini, yüreğini çok susturduğunu hatırla.. mantık dediğimiz şeyin aslında insan eliyle kurulmuş dünya düzenine uygunlul derecesinden başka bişey olmadığını kaçımız farkedebiliyoruz...doktor olmak iyidir çünkü en başta parası olmak üzere, itibarı ve rağbet edilme oranı yüksek.. ve doktor olmak mantıklı.. kaçımız üç kuruşa yine doktor olmak isteriz.... 3 saatlik sınavlarla daha olgunlaşmanın o sunu bile bilmeyen çocuklarımızı ne istediğine bile karar verdiremiyoruz net sayılarını hesaplatmaktan.. aslında biz yakmıyormuyuz iyilik yapıcam derken en sevdiklerimizin başını...diplomayla adam yerine koyuyorsak taptaze yürekleri, mantığımızın dediği yerine getirilmiş oluyor..ya da güzelliğin beden numaralarına sığdırılmış zindanlarında çürüyen bedenlerde buluyoruz mantığı. yüzün güzelliği tercihlerimizde mantığımızı kullandığımızı gösteriyor ve her insan sevgilisini,arkadaşını ya da dostunu seçerken yanına yakışmasını istiyor öncelikle...ya yüreklerin yakışması... nerde denetliyor insan yüreklerinin uyumluluğunu tanıştığı insanlarla.. hoş her insana yürek açılır mı yada her insan yürek açar mı? yine şu saçma sapan insan düzeninin getirdiği milyonlarca kuraldan her hangi birtanesi engelliyor insanların gözlerinden yüreklerine akmasını.. hiç düşündüğünüz mü ne kadar kendi tercihlerinizle yaşadınız bu güne kadar...birisinin size karıştığını söylemiyorum.. seçtikleriniz gerçekten kendi seçtikleriniz mi yoksa çevreyle iletişimizde size en değer getiren olan şey mi... ne kadar muhasebesini yapıyor insan bunların...daha açlığın ne demek olduğunu anlamamış insan mı dünyaya eşit davranacak,sırf bitirdiği kitaplardan, alacalı sözlerinden dolayı...gizlenmiş yeteneklerimizin kaçını özgürce açığa çıkartabilme şansımız oluyo şu dünyada... belki sen insanlarını yüreklerine usulca dokunabilen bir yazar olacakken, sayısal zekanın azcık fazla olması ve koşullar seni bir bilgisayar mühendisi yapabilir... ama sen farketmezsin bile, çünkü çevrendeki hiçbir insan senin sayısal zekanın yanında yazdıklarının güzelliğini farkedemez bile...yada bir erkek belki de yemek yapmak için doğmuştur ama hiçbir erkeğin böyle bir hayali doğal bakılamaz... nie çünkü mantığa uygun değil...sokağa düşen bir insan zaten yoldan çıkmıştır, onu o hale getirenler arasında kendimizin de olduğunu asla düşünmeyiz...neden? çünkü bana dokunmayan yılan bin yaşasın.. mantıklı:)) hayatımızı nie riske sokalım ki.. sorun surda hayatımızın riskte olmadığı garantisini kim verdi ki size... şu maddi beyazeşyaların maddi bir garantisi var kendine göre... ya sizin garantiniz nerde...hayatında çok puan aldığı halde ilkokul öğretmeni olmak isteyen birini kaç kişi doğal karşılayabilir...ya da ne kadar çok puan alsa da asla istediği yer olmayanların anormalliğini kaç kişi görebilir şu yüce okumuş insanlarda... okumuş insanlar neyi okuyorlar.. okudukları şeyler onlara sokakta düşen bir çocuğu ayağa kaldırmayı mı öğretiyor.. yada gözünden bir insanın
aç olabilceğini mi sezdiriyor... hayır... karşıyım bu dünya düzenine...insanın mantık die koyduğu herşeye karşıyımm...bunun çözümü ne siyasettir ne belli fikir akımlarıdır ne de diploma almaktır... bunu çözümü insanın yüreğine daha çok bakmasıdır..o kadar...kuşkularından, korkularından, insan bakışlarından, gelecek düşüncelerinden, bütün maddiyattan sıyrılıp İNSAN olmaya daha da yakınlaşmaktır...yüreğimize ve yüreklerimizdekilere daha yakın olmak dualarıyla...

Mq.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder