Unuttuk
Unuttuk yazmaya
kıyamadığımız dolma kalemlerle beyaz bir sayfaya gönlümüzü dökebilmeyi…
Unuttuk hiç
tanımadığımız insanlar için, sabaha kadar çalışmayı…
Unuttuk
dostluğun yüreğin katındaki sırasını…Unuttuk dostum unuttuk… Eksik kaldık
anıları hatırlarken kattığımız heyecanlara.. Neler girdi ki hayallerimize,
parçalarımızı kendi ellerimizle umursamama adına egomuzla çöpe attık. Parçaları
olmadan bir koca bir ben in neyi olabilir hayatın yollarında. Hurdaya çıkmış
bir araba iskeleti gibi kalıvermez mi ortada.
Unuttuk dostum
unutuyoruz hala. Sözlerimizi yaşayacağımız aşklar üzerine. Beslediğimiz
kargaları illaki gözlerimizden böyle oydurduk. Korkaklığın hat safhasında hala
kendimizi en güvenli yerleri kiralıyoruz hayatımızda, yinr unuturken yürekten
başka hiçbir yerin güvenli olmadığını. Sahte bakışları gözümüze değdirmemek
için kaçtığımız günleri unuttuk, sahte sözleri bin kilometre öteden tanıyıp da
uzaklaştığımız korkuları unuttuk.. Yaklaştık bile bile sahte bileziklerin o
sarı göz kamaştırıcılığına. Arada bir çocuk sesleri geldi kulaklarımıza ve biz
bir an sadece bir şimşek parıltısı kadar bir an o masumiyetimizi hatırladık. O
an yetermiydi bizi bu yüklerimizden silkindirmeye.
Yeterdi!
Uçurmalar gelir, kuyruk süsü yapardı
bizi. Dizimiz kanadığında annemizin ferah nefesi oluverirdik birden. Elimizdeki
sandviçi aç gezen anne köpekle paylaşır, hatta yavrularını kir pas içinde eve
getirirdik. Evdeki arta kalan sütleri onlara kaçırırdık gizlice. Ve ağlayınca
kardeşimiz, içimiz öyle bir yanardı ki gözlerimize damlalar dayanmasa biz orda
kül olurduk. Ve bunlarının hepsini arkasını, önünü, altını, gökten düşeni
düşünmeden yapardık Hem de oyunumuzu bütün bir ciddiyetle oynarken. Bütün
sevgimizle beslerken bez bebeklerimizi, küçük kocamızı oyuncak evimizde
beklerdik yemek buhurları arasında. Kozmetik dünyası bize sadece renkli geldiği
için güzeldi. Kremleri yaşlanmak için saçımıza sürerdik yaşlı nine rolümüzde.
Unuttuk dostum
unuttuk 2 gün ayrılınca ölücez sanırdık. Sevda gözün parıltısında gizliydi
bilirdik. Şimdi sevda kaçıncı öncelikte bu at yarışında. Hangi jokeyi eğittik
aslında.
Gitme dostum, bırakma beni. Bırakma… Sensiz
eksik parçam, sensiz tamam değil. Hava değdikçe acıcak ve ben erteledikçe
derinleşecek çürüklerim. İçimizdeki çocuklar aynı takımdaydı bu top oyununda.
Düşme kalk ayağa.. Dizlerindeki yaraları ben üflerim annen olmassa. Annen olsa
da üflerim… Sen sadece gitme.. Eksilme kutu kutu pense oyunumuzdan. İkimizde
arkamızı döndüğümüzde sırtımızı dayayalım birbirimize yine. Yüzümüzü
döndüğümüzde yüzümüz olsun gözlerimizin ışıltısını saklayabilecek. Gitme
dostum, uzaklaşma benden. Aradaki mesafeler ardışık olarak arttırsa da
yollardaki beyaz çizgileri, sen yüreğimin bir köşesinde otur yine. Al bütün
oyuncaklarım senin olsun, serdim önüne….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder