Mevlâna,
Şems-i Tebrizi'den ayrıldığı zaman inanılmaz acılar çeker ve ondan haber
getirenlere hediyeler verir.
Bir gün sarhoş der ki: Şemsi-i Tebrizi'yi Bağdat'ta gördüm.
Bir gün sarhoş der ki: Şemsi-i Tebrizi'yi Bağdat'ta gördüm.
Mevlana
sırtındaki kaftanı çıkarır ve ona hediye eder.
Yanındakiler
gelirler:
"Aman efendim, ne yaptınız? O, sarhoşun tekidir. Onun Şems-i Tebrizi'yi görmesi imkansız. Bütün gün ayyaş ayyaş dolaşır. Yalan söylüyor."
"Aman efendim, ne yaptınız? O, sarhoşun tekidir. Onun Şems-i Tebrizi'yi görmesi imkansız. Bütün gün ayyaş ayyaş dolaşır. Yalan söylüyor."
Mevlâna
tebessüm ederek;
"Biliyorum " der.
"Biliyorum " der.
"Onun,
bırakın görmeyi, Bağdat'a gidemeyeceğini bile biliyorum. Ben o kaftanı onun
yalanına verdim.
Eğer gerçek olsaydı, canımı verirdim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder